29 Nisan 2010 Perşembe


Alışkanlık mı? aşk mı ? hangisi daha çok yaralar kalbi? Bu sorunun cevabı çok net olmayabilir ama kesin olan bir şey vardır ki ; ikisi de çok acımasızdır! Neden inanmamış gibi bakıyorsun? Aşkın yapabileceklerinin farkında mı değilsin ya da alışmaya başlamanın acizliğini mi bilmiyorsun! İkisi de o kadar fena olabilir ki nefes alamazsın.

Aşkın ne kadar çok yan etkisi var : karıncaların dolaştığı karnımız, devamlı dönen başımız, yere basmayan ayaklarımız, kimseyi duymayan kulaklarımız, ,… aşkın prospektüsünde sık görülen bu yan etkiler yazar yazmasına ama ondan başkasını görmeyen gözlerimiz okuyamaz yazılanları! Aslında bunlar ne de hoş etkilerdir. Aşkı tatlı bir bela olarak karşımıza çıkarır, kapılıveririrz. Kalbimiz küt küt atar onu görünce, elini tutar bedenin yavaşça yükselir sanki, aynalara daha çok bakarız ona hep güzel görünmek için,. Her şey onun içindir artık! Ben, sen kalmaz ‘biz’ olmak isteriz. Bu tutkuyla kıskanırız, olmadık şeylere alınırız. Daha kırılgan olmuşuzdur artık. Beni sevmekten vazgeçecek mi korkusu başlar. ‘Bir gün çeker giderse’ ihtimali aklımıza düşer. Diğer yandan da bize sarıldığında sonsuz bir güven duygusu vardır hala. İşte böyle tezatlar yaşarken zaman geçer. Ve alışmışızdır artık! Bağışıklık kazanınca o aşka değişir her şey.

Aşkın o kadar yan etkisine karşı alışkanlık tam bir hastalıktır. Fakat onun bir hastalık olduğu ancak o alışkanlığı yapmamak zorunda kalırsanız anlarsınız. Her gün belli saatlerde onunla telefonla konuşmak, haftasonları her zaman gittiğiniz cafelerden birine gitmek, en sevdiğiniz müzik grubu şehrinize gelince koşa koşa gidip bilet almak,… bu alışkanlıklar güzeldir ama bir yere kadar: eğer sevgilinin o gitme ihtimali gerçek olmuşsa ve yanında değilse artık alışkanlıklar azaptır hep! Onunla zaman geçirdiğin yerlere yolun düşsün istemezsin. Zaman içinde yapılan her şey alışkanlık olmuştur ama o sevgilinken farkında değilsindir bunun. Sevgili bırakıp gidince elini, o el boş kalınca kalbin gibi farkına varırsın. Hem de öyle yavaş yavaş değil birden yüzüne vurulur bu acı! Alışmak insanı aciz kılar! Alıştıklarını yapamamak güçsüzleştirir insanı.

Şimdi düşünüyorum da, gözümü kapadığımda yüzü gözümün önüne gelmiyor ya bazen o an duyduğum korkunun nedeni alışkanlığımından mı yoksa aşkımdan mı?

3 Nisan 2010 Cumartesi

BİR KALDIRIM BİN HİKAYE

Saat 11.00. ben güne yeni gözlerimi açtım. İçimden kendime söyleniyorum : ‘’ yine öğlen uyandın, koca günü ziyan ettin’’ diye. Sanki 24 saat benim değilmiş gibi, yapılacak bir işim varmış gibi söyleniyorum. Hafifçe doğruldum yataktan. Annem balkon kapısını açmış. Oturduğum yerden aralık kapıya doğru bakınca güneş ışığı vurmuş kaldırımı gördüm. Güneş öyle güzel yansımış ki kaldırıma bahar kokusu geldi burnuma. Sonra yürüyen insanlara baktım. Hepsinde ayrı bir hikaye!

Bir güzel kız geçti. Giyinmiş, süslenmiş.. sevgilisiyle buluşmaya gidiyor kimbilir. Suratı asık bir adam… sanki cumartesi günü çalışmaktan şikayetçi. Yaşlı bir teyze elleri torbalarla dolu,yorgun pazardan geliyor kesin. Yaşlı bir amca yürüyor yavaş yavaş hiç acelesi yok. Yukarıdaki kahveye gidiyor elinde gazetesi. Bir kız çocuğu annesinin elinden tutmuş, yürürken başını kaldırmış hüzünlü bakıyor annesine. Belli ki bir şey istemiş ama annesi almamış. Oyuncak,çikolata.. ? ya da dondurma. Yok eminim kesin dondurma. Havalar yeni ısınmaya başladığı için almıyor annesi!

Bu arada annem sesleniyor mutfaktan kahvaltı için. Acaba diyorum ben annemden dondurma istesem alır mı benimkisi?

SON PERDE

En güzel şarkıları seçtim

Biriktirdim iki dudağımın arasında

Unuttum söylemeyi sana.

Hangi hayat benim bilemedim

Oynadım hepsinde sahne arkasında

Repliklerim kolaydı aslında

Sadece ağlıyordum doyasıya

Bir çok kalp kırıklığı, umutsuzluk..

Senaryomu ben bile sevmedim

Ama sonuna kadar ezberledim

Ve artık sahnedeydim

Hatırladım şarkıları

Söyledim hepsini senaryomun sonunda

Seyirciyi selamladım

Kocaman bir alkış aldım

Baktım hepsine tanıyormuş gibi

Tanıyordum, biliyordum

Sendin tüm seyirci

Sendin tüm alkışların sahibi

Yine bir geri kaçış, bir pişmanlık..

Sevmedim sahneyi

Kapandı perde!

Daha mutluyum burada

Hem yazdım hem oynadım

Tüm oyunları sahne arkasında